45 bin öğretmen ataması yapıldı
45 bin öğretmen ataması yapıldı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in katılımıyla İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen törende 45 bin öğretmenin ataması yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "45 bin Öğretmen Atama Programı"nda yaptığı konuşmada, "Tek kalemde cumhuriyet tarihimizin en büyük öğretmen atamasını bugün gerçekleştiriyoruz." dedi.Sözlerinin başında bugün ataması gerçekleştirilecek 45 bin öğretmeni tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Görev yerlerinizde sizlere şimdiden başarılar diliyorum. Önceki hafta 4 bin 134 engelli kardeşimizin atamasını yapmıştık. Böylece son 10 yılda toplam 12 bin 98 engelli öğretmenimizi öğrencileriyle buluşturduk. Bugün, sizlerin de katılımıyla, eğitim ordumuzu daha da güçlendiriyoruz." şeklinde konuştu."Ülkemizde 2002 yılında yaklaşık 500 bin öğretmenimiz vardı." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Artık bu sayı 1 milyon 200 bine ulaştı. Şu andaki mevcudun yüzde 75'inden fazlasını biz atadık. Sizlerle birlikte ataması yapılan öğretmen sayısı 800 bini buluyor. Tek kalemde cumhuriyet tarihimizin en büyük öğretmen atamasını da bugün gerçekleştiriyoruz."
Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, törende yaptığı konuşmada öncelikle, "Terör saldırılarında hayatını kaybeden o fedakâr, cefakâr, koşulların ne olduğuna bakmaksızın her ortamda bayrağı dalgalandıran, şehit öğretmenlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Yakın zamanda 6 Şubat'ta gerçekten ülkemizin bu ölçekte daha önceden hiç yaşamadığı bir depremle yüzleştik ve şu ana kadar elli binin üzerinde canımızı yitirdik. O yitirmiş olduğumuz tüm canlarımıza da Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabrıcemil diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. O depremde bine yakın öğretmenimizi kaybettik. O kaybetmiş olduğumuz tüm öğretmenlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Minnetle anıyorum." ifadesini kullandı.45 bin öğretmen atamasının son 20 yılın tek seferde yapılan en yüksek ataması olduğuna işaret ederek konuşmasını sürdüren Bakan Özer, son yirmi yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde eğitimde devrimsel bir dönüşüme tanıklık edildiğini dile getirdi. Özer, "Hepinizin malumu, bir ülkenin en değerli sermayesi beşeri sermayesidir. Beşeri sermayesinin niteliğini artırmadaki en önemli enstrüman da eğitim. Onun için bugün rekabet etmiş olduğumuz ülkeler eğitime bu kadar devasa yatırırım yapıyorlar. Özellikle eğitim çağ nüfusunu okullarla buluşturmada yüzde yüze eriştikten sonra tüm vatandaşlarını da hayat boyu öğrenme stratejileri kapsamında sürekli becerilerini güncellemeye çalışıyorlar ki ülkelerinin rekabet gücünü arttırabilsinler." değerlendirmesinde bulundu.Türkiye'nin 2000'li yıllarda okullaşma oranları ve eğitimin demokratik durumunun iyi olmadığını belirten Bakan Özer, şunları söyledi: Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde üç koldan çok önemli bir eğitim atılımına sahne oldu Türkiye. Birinci atılım, fiziki yatırımları ilgilendiriyordu çünkü okul yoktu, derslik yoktu ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde il, bölge, ilçe ayrımı yapılmaksızın tüm Türkiye'ye derslikler yapıldı, okullar yapıldı. 2000'li yıllarda 300 binler civarında olan derslik sayısı bugün 857 bine ulaştı. İkincisi, eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamalar kaldırıldı. Bu ülkede bu ülkenin başörtülü evlatlarına eğitime erişim yasaklanmıştı. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başörtüsü yasakları kaldırıldı. Bu ülkede imam hatip liselerini ve mesleki eğitimi mahvetmek için 1999 yılında yürürlüğe giren ve kesintisiz 12 yıl uygulamada kalan katsayı uygulamasıydı. Amaç neydi? Milyonlarca öğrencimizin hayatını kararttılar. Peki, amaçlarına ulaştılar mı? Ulaşamadılar. Bugün imam hatip mezunu Cumhurbaşkanımız var. Mesleki eğitimi niye kararttılar çünkü bu ülkenin istediler ki ekonomik kalkınmasına sekte vuralım. O iş gücü piyasasının ihtiyaç duymuş olduğu insan kaynağı yetişemesin. 2012 yılında katsayı uygulaması kaldırıldı. Bugün mesleki eğitim, 28 Şubat sürecinden önceki durumdan çok daha iyi duruma geldi. Meslek liseleri artık dünyaya ihracat yapan okullar oldu. Yüzde birlik başarı diliminden öğrenci alan okullar oldu. Üçüncüsü neydi? Sadece imam hatip liselerine giden değil, bu toplum Müslüman bir toplum, imam hatip dışındaki okullara giden çocuklarımızın Kur'an-ı Kerim, peygamberimizin hayatı, dinî bilgiler gibi görmek istediği dersler ilk kez seçmeli ders olarak kondu. Müfredatlar güncellendi. Neye göre güncellendi? Bu toplumsal değere, değerlerimize, kültürümüze ve Türkiye'nin önceliklerine göre tüm müfredat elden geçirildi. Toplumda zenginle fakir arasında ortaya çıkan farkların eğitime erişime engel olmaması için sosyal politikalar uygulandı."
Özer, ücretsiz kitapların yirmi yıldır eğitim öğretim başladığı zaman öğrencilerin masasına konduğunu ve bunun 4 milyara ulaştığını anımsatarak "Bu eğitim öğretim yılında da ilk kez yardımcı kaynakları, 190 milyon yardımcı kaynağı öğrencilerimize ücretsiz olarak dağıttık." dedi.Az sayıda öğrenci bulunan mahallelerdeki çocukların eğitime erişebilmeleri için en yakın okullara ücretsiz bir şekilde taşınmalarının sağlandığını anlatan Özer, ücretsiz yemek uygulamasından da 5 milyon öğrencinin faydalandığını kaydetti. Özer, "Okul öncesi eğitimdeki tüm çocuklarımıza Türkiye'nin neresinde olursa olsunlar ücretsiz bir şekilde yemek veriyoruz artık. Bu kadar sosyal devlet refleksleri güçlü olan dünyada çok nadir ülke vardır." diye konuştu.Diğer taraftan bursların yanı sıra ekonomik durumu nedeniyle çocuğunu okula gönderemeyen ailelere mahrum kalmamaları için şartlı eğitim yardımı sunulduğunu bildiren Bakan Özer, söz konusu sosyal politikaların yirmi yıldır istikrarlı bir şekilde sürdürüldüğünü vurguladı.
Özer sözlerine şöyle devam etti: "Bu politikaların bugünkü maliyeti tam 525 milyar TL. Bu, ne için yapıldı? Garip gureba, mazlumlar ve kız çocuklarımız eğitime rahat bir şekilde erişsin diye yapıldı. Zenginle fakir arasında nitelikli eğitim almayla ilgili hiçbir fark kalmasın diye yapıldı. Yani Türkiye bir bütün olarak beşeri sermayesini en verimli bir şekilde kullansın diye yapıldı. Gelinen noktada 2000'li yıllarda 5 yaşındaki okullaşma oranları sadece yüzde 11'di. Anaokulu tamamen lüks bir şeydi. Vatandaşın tamamının erişebildiği bir eğitim kademesi değildi. O yüzde 11 olan okullaşma oranı bugün yüzde 99,86. Ortaöğretimde yani lisede 2000'li yıllardaki okullaşma oranı sadece 44'tü, bugün yüzde 99,12. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüzde 14'lerden yüzde 50'ye yükseldi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kız çocuklarının eğitime erişim problemi son yirmi yılda çözülmüştür. Bu, çok kıymetli bir şeydir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan bu atılımlarla 2000'li yıllarda yüzde 39 olan kız çocuklarımızın okullaşma oranı, bugün yüzde 99'un üzerine çıktı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kadınların yükseköğretimdeki okullaşma oranları erkekleri geçmiştir. İnşallah, bu büyüyen sistem, 19 milyon öğrencisi, 1,2 milyon öğretmeni olan bu devasa sistem emin adımlarla Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye yüzyılını inşa edecektir." Türkiye'de eğitim sisteminin bu kadar büyümesine rağmen aynı zamanda nasıl iyileştiğinin uluslararası eğitim arenasında kendilerine sorulduğunu aktaran Bakan Özer, "İki şeyi çok düzgün bir şekilde yaptık. Bir: Kaliteden ödün vermedik. İki: Öğrenci sayısı artmasına rağmen öğretmen başına düşen öğrenci sayısını sürekli azalttık ve OECD ortalamasına getirdik. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın son yirmi yılda en fazla önem verdiği şey, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını OECD ortalamasına eriştirmekti. Bunun için 2000'li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayımız bugün 1,2 milyonun üzerine çıktı. Bugünkü atamayla artık 1 milyon 300 bine doğru gidiyor." bilgisini paylaştı.
Özer, şu anda eğitim sistemindeki öğretmenlerin yüzde 75'inin son 20 yılda atandığına değinerek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Fedakâr bir şekilde emek veren, katkı veren tüm öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum. Kovid salgınında gördük, öğretmenlerimiz vefa gruplarında çalıştılar. Gece gündüz demeden canlarını hiçe sayarak ihtiyaç duyulan malzemeleri ilettiler. Meslek liselerinde maske ürettiler, dezenfektan ürettiler. Aynı şeyi 6 Şubat depreminde gerçekleştirdiler. Bakanlıktan talimat beklemeden herkes sahada oldu, yemek pişirdi, ekmek yaptı, çadır kurdu. Çadır dağıtımında görev aldı. O olağanüstü koşulları atlatmamızda en büyük destekçi oldular. Sizler de siz değerli öğretmen adaylarımız da artık bu ailenin içine katılacaksınız. Ben hepinize hoş geldiniz diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza böyle büyük bir atamayı Millî Eğitim Bakanlığına verdiği için şükranlarımı arz ediyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum."
Kaynak:(www.meb.gov.tr)